Hakkındaki şikayet nedeniyle 2016 yılında gözaltına alınan ve hakkında Diyarbakır 13’üncü Asliye Ceza Mahkemesinde dava açılan Pişkin’in davası bir buçuk yıl önce psikiyatri hastanesinde tedavi edilmesi şartıyla sonuçlandı. Davanın sonucuna tepki gösterip ‘deli olmadığını’ söyleyen ‘Filozof Ramazan’ ismiyle tanınan Pişkin, Bölge Mahkemesine itiraz etti. İtirazı reddedilen Pişkin, polisler tarafından alınarak Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesi’nde bulunan Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Kliniği-1 (YGAP) Bölümü’ne yatırıldı.
‘Çalışmalarımdan rahatsız oldular’
Pişkin ile telefonda görüşen Amed Haber Gazetesi, Pişkin’in hiçbir suçunun olmadığını söylediği, çalışmalarından rahatsız olanların şikâyeti üzerine hakkında dava açıldığını belirtti. Herhangi bir akli dengesinin bozukluğunun olmadığını dile getiren Pişkin, itiraz etmesine rağmen kendisine ‘deli raporu’ verildiğini söyledi.
Sosyal medyada gündem oldu
Diğer yandan Pişkin’in psikiyatri kliniğine yatırılması sosyal medyada gündem oldu. Yapılan birçok paylaşımda Pişkin’in akıl hastanesine yatırılmasına tepki gösterildi. Sosyal medyada birçok kullanıcı Pişkin’in akıl hastası olmadığını savunarak, serbest bırakılmasını istedi. Tepkilerin artmasının ardından change.org’da Pişkin’in serbest bırakılması için imza kampanyası başlatıldı. 7 bin 500 imzanın hedeflendiği kampanyada kısa zamanda 5 binin üzerinde imza toplandı.
Oğlunun tedavi edilmesini istemiş!
Bu arada Ramazan Pişkin’in babası İsmail Pişkin’in Diyarbakır Valiliği’ne “Oğlumun gerekli tedavisi için hiçbir imkanım yoktur. Oğlumun gerekli tedavisinin devlet tarafından yapılarak topluma zararsız bir insan olmasını istiyorum” talebinde bulunduğu ortaya çıktı. 26 Aralık 2016 yılında Baba İsmail Pişkin tarafından Diyarbakır Valiliği’ne yazılan dilekçede şu ifadeler yer alıyor:
“Benim öz oğlum olan Ramazan Pişkin (TC 20119808…) küçüklüğünden beri akıl hastasıdır. Son zamanlarda durumu iyice kötüleşti. Sokakta gördüğü her insanın yanına giderek kendince dini nasihatlerde bulunup onları rahatsız etmektedir. Şimdi de sürekli olarak Ulu Cami içerisinde ve önünde bekleyip namaza gelen cemaate ve turistik amaçlı gelen vatandaşları söz ile rahatsız etmektedir. Kendince uygun giyinmeyen bayanlara sözlü ve fiili olarak sataşıp, korkutmaktadır. Nitekim cami imamı ve görevlileri defalarca beni arayıp durumu bana izah ettiler. Oğlumun bu durumu gittikçe kötüleşmektedir. Böyle giderse kendisine ya da etrafındaki insanlara zarar vereceğini düşünüyorum.”
Savcılıktan açıklama
Öte yandan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı ise konuyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Medya İletişim Bürosu tarafından yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Bazı haber sitelerinde ve sosyal medya hesaplarında, Diyarbakır’da R.P. isimli şahsın zorla akıl hastanesine yatırıldığı yönündeki iddialarla ilgili kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla basın açıklaması yapılması ihtiyacı hasıl olmuştur. Söz konusu kişinin, 8 Ocak 2017 tarihinde, il merkezinde bulunan Ulu Cami’yi ziyaret etmekte olan bir kadın vatandaşımıza yönelik ‘‘bu şekilde dolaşamazsınız, ince giyinmişsiniz, içinizi görüyorum’’ gibi sözlerle taciz, takip ve ifşa eyleminde bulunduğu şikayeti üzerine başlatılan soruşturma, 1 Şubat 2017 tarihinde cinsel taciz suçundan iddianame düzenlenmesiyle sonuçlanmıştır.
‘Şizofreni hastası olduğu rapor edilmiştir’
Sanığın babasının, suç tarihinden yaklaşık iki hafta önce oğlunun akıl hastası olduğu ve tedavi altına alınmasını istediği yönünde Diyarbakır Valiliğine ve İl Sağlık Müdürlüğü’ne başvurularının olduğu tespit edilmiştir. Sanığın babası, aynı mahiyetteki beyanlarını soruşturma sırasında da tekrar etmiştir. Yargılama sırasında sanık, suç tarihinde akıl hastası olup olmadığının ve dolayısıyla ceza sorumluluğunun bulunup bulunmadığının tespit edilmesi amacıyla Dicle Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanlığına sevk edilmiştir. Yapılan tetkik ve muayeneler sonucunda ilgilinin şizofreni hastası olduğu rapor edilmiştir. Yargılama sonucunda Mahkeme, atılı suçun sanık tarafından işlendiğini sabit bulmakla birlikte, söz konusu rapor nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nun 32/1. maddesi gereğince sanığın ceza sorumluluğunun bulunmadığına, 57. maddesi gereğince koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbiri uygulanmasına karar vermiştir. İlk derece mahkemesinin kararının istinaf incelemesiyle kesinleşmesine müteakip, hükümlü, 14 Mayıs 2020 tarihinde Elazığ Şehit Fethi Sekin Şehir Hastanesi’ne tedavi amacıyla sevk edilmiştir. Ceza Kanunumuzun 57. maddesinin ikinci fıkrasında; ‘‘Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilmiş olan akıl hastası, yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca düzenlenen raporda toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığının veya önemli ölçüde azaldığının belirtilmesi üzerine mahkeme veya hakim kararıyla serbest bırakılabilir.’’ hükmü yer almaktadır.” (Haber Merkezi)
